Dördüncü hakem uzatma dakikalarını göstermek için tabelayı kaldırıyor. En az on dakika olması gerekirken beş dakikayı görünce beynimizden vurulmuşa dönüyoruz. Bir tek o sakin. " Merak etmeyin atacağız " diyor. Diyor ama topun kaleye girmek gibi bir niyeti, bizimde inancımız yok artık.
Son şansımız frikik. Hani herkesin atıştan sonra maçın biteceğini bildiği atışlar var ya işte o türden. Ceza sahasında adım atılacak boşluk yok. Tam atış kullanılacak derken hakem uyarısı geliyor didişen oyunculara. Tekrar pozisyon alıyoruz. Gözüm onu arıyor. Her zaman durduğu yerden farklı yerde bu sefer. Boşalttığı alana gidiyorum bende. Atış kullanılıyor. Ön direkte iki kişi vuramıyor topa. Ayağımı sallıyorum; seken top kaval kemiğime çarpıp gol oluyor. Belkide şampiyonluk golü olan gol kaval kemiğiyle atılan sezonun en çirkin ama en özel golü oluyor.
Herkes ayrı yöne koşuyor. Sevinçten çılgına dönmek tabiri can buluyor o anda.
Ona bakıyorum iki yumruğu havada bağırıyor. Koşup sarılıyoruz. Santraya doğru yürürken gözüm kolundaki banta takılıyor. Tek bir harf var bantın üzerinde. Kaptanın kısaltması olarak. İçimden "Ne farkeder" diyorum. " Büyük harflerle sahaya yazdıktan sonra kolunda yazmasa ne farkeder" KAPTAN...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder