Geçen senelerin ardından penaltı atmayı öğrendim ve her çeşit penaltı atışına da şahit oldum. Tüm gücü ile vuranlar, dipleyenler, kalecinin hareketine göre köşe seçenler, ortaya vuranlar, daima aynı köşeye vuranlar ve kafasına göre takılanlar. Penaltıda çoğu oyuncunun ritüeli vardır. Gerilirken hep aynı sayıda adım atmak, topu öpmek, atacağın köşeye bakmamak, hep aynı duayı etmek, konç düzeltmek, gözlerini kapatmak ve daha bir çok garip totem görebilirsiniz. Bunların yanında kaleye sırtını dönmek,topu ayakla dikmek ya da penaltıyı yaptıranın atması da uğursuzluk sayılır ve genellikle yapılmaz. Kaçırma ihtimaliniz atışınıza göre yükselir yada azalır. Kaleciye bakarak atıyorsanız kaleci siz vurana kadar kımıldamazsa yüksek ihtimal kaçırırsınız ama hemen hemen her kaleci vurulmadan hareket eder. Köşeniz belliyse ve değiştirmiyorsanız kaleci erken hareket ederse kaçırırsınız. Çok sert vuruşlar garanti gözüksede aut riski taşır. Topu diplemek başlı başına sanattır.
Enteresan bir durumda teknik kapasitesi yüksek oyuncuların penaltı kaçırma ihtimalinin daha fazla olmasıdır çünkü tekniği sınırlı oyuncular yapabileceği en iyi vuruşu yapmak için konsantre olup elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışırken; teknik oyuncular rahattır ve yüksek özgüvenleri hatayı doğurur. Solak oyuncular penaltı atamaz klişesi bundan dolayı çıkmıştır. Çünkü solak oyuncuların neredeyse tamamı tekniği iyi oyunculardır.
En stresli penaltılar finallerde atılan seri penaltı atışlarıdır. Maçtan önce ki antrenmanda penaltı çalışılmış olsa dahi maçın şartları herşeyi değiştirir. Hatta bazen penaltı atmayı isteyecek oyuncu bulamayabilirsiniz. İlk penaltıcı ve son penaltıcı hayati önem taşır. Bir de bunların hepsinin ötesinde sık sık yaşanan penaltı atma kavgası vardır. Penaltı olunca topu kapıp ben atacağım durumu yani. Her takımda maçtan önce duran topları kullanacak oyuncular tek tek büyük harflerle tahtaya yazılır. Fakat bazen maç esnasında biri çıkıp kendi kendine penaltı atmaya karar verir. Bu durum; penaltı kaçırıldığı takdirde bu hareketi yapan kişinin kendi kullansada kullanmasada günah keçisi olacağı durumdur doğal olarak. Kendi kaçırırsa "Bu takımın penaltıcısı var" penaltıcı kaçırırsa "Konsantrasyonu bozdu" olur. Gerçekten de penaltıdan sorumlu olan oyuncu için de sıkıntılı bir durumdur.
Futbol tarihi penaltı kaçırarak tarihe geçmiş oyuncularla doludur. Ama içlerinden Deportivo'yu şampiyonluktan eden Djukic'in penaltısı belkide en can alıcısıdır. Ligin son maçında doksanıncı dakikada kazanılan penaltıyı kaleciye teslim etmişti Djukic hatırlarsanız. O durumda bile alkışlarla beraber, sevgi seli içerisinde uğurlanmıştı taraftarlar ve takım arkadaşları tarafından. İşin aslı Bebeto topun başına geçmeye cesaret edememiş; bunun üzerine tüm sorumluluğu Djukic almıştı üzerine. İşte tam bu sebepten penaltı atmak yürek işidir. Belki futbolunuzla değil ama zor zamanda ortaya koyacağınız yüreğinizle tarihe geçebilirsiniz; attığınız penaltı gol olsada olmasada...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder